23 Şubat 2011 Çarşamba

Boogie Nights


Boogie Nights:Paul Thomas Anderson'ın yönetmenliğinde başrollerinde Mark Wahlberg,Julianne Moore ve Burt Reynolds'un oynadığı '97 yapımı bir drama filmi.17'lik Eddie Adams'ın California pornografi sektöründeki maceralarını,Dirk Diggler adındaki film yıldızına nasıl dönüştüğünü ve bu süreçte başına gelenleri ele alan bir film.
1970'lerden başlayan film,dönem sinema sektörünü,ihtiraslı bir yönetmeni,sermaye koyan para babalarını ve ünlü olma adına çırpınan genci yaşlısı herkesi anlatıyor.Henüz video kaset devrine geçilmemişken,film kullanan kameralarla yapılan imkanları kısıtlı olduğu setleri gözler önüne seriyor.Daha sonra 80'lere geçen film,teknolojinin gelişimi ve pornografide videokaset devrini,kalitenin düşüşünü,paranın hayatın her anında nasıl öne çıktığını,dönem ABD'sinde farklı bir toplulukta inceliyor.
Türk sinemasında da örneklerine rastladığımız köyden şehre ünlü olma umuduyla gelen genç kız tiplerini de bu filmde görebiliyorsunuz.Ana karakter olan Eddie Adams,hayatını sinemaya adayan ve hayalinde gerçek bir film çekmek isteyen Jack Horner adlı yönetmen tarafından keşfedilir.Eddie'nin 32 cm.'lik avantajı ve porno oyunculuğundaki başarısı çeşitli ödüllerle hızla yükseldiği bir kariyer sağlar.Jack'in ise filmleri başarıya ulaşıp,elde ettiği gelirlerle imkanı ve ününün artmasıyla,bir dönem tv'lerimizden eksik olmayan vurdulu kırdılı aksiyon filmlerine benzer "gerçek" filmler çekme şansı verir.
Film,yetmişleri ve seksenleri,kostümler saç stili de dahil,her açıdan izleyiciye sunuyor.Film boyu çalan soundtrack'lerde de zamanın değişimine tanık oluyorsunuz.Filmin müzikleri ayrıca edinilinip yönetmenin belirlediği sırada dinlenesi kıvamda.
Boogie Nights'ta porno sektöründe çalışan oyuncuların maruz kaldığı mahalle baskısını,ahlaki değerlerinin nasıl şekil aldığını,hayatlarındaki kırılma noktalarını,kamu kuruluşlarının onlara bakış açısını da göstermekte.P.T.Anderson'un yönetmenliğinin de tadına doyum olmuyor sahnelerde.
Filmde,paranın ve ünün insana getirdiği baskı,uyguladığı değişim,hırs,ihtiras vb. kavramlara da değinilmiş.Özellikle o dönemlerde kullanımı hızlıca artan uyuşturucunun hayatlar üzerinde bıraktığı etki de seyirciye inceden inceye aktarılmaya çalışılmış.
Her insana bir hediye bahşedilmiştir diyor Dirk Diggler.Hayat esnasında,hayatta kalabilmek adına özel bir yetenek,ve kendisinin de daha iyi sex yapabildiğinin farkına varıyor.Annesi;okula devam etmeyip zamanını gece klübünde çalışarak harcayan Diggler'ı evden atarken,babasının odasına kapanıp kavga seyirci kalması da aile yapısının sistemin etkisiyle nasıl dejenere olduğunu ortaya koyuyor.
Filmin değindiği konular daha da arttırılabilir.Konu sayısı fazla olmasına rağmen hikaye bir bütün halde devam edip,uzun olmasına rağmen sıkmadan,izleyiciye güzel bir iki buçuk saat yaşatıyor.Son olarak da,filmde sevgi-aşk-sex şeklinde bir üçgen kurulduğuna değinmek istiyorum.Sex'in bir iş-uğraş şeklinde uygulanışı,aşk ve sevgiyi farklı yaşamalarına ve algılamalarına neden oluyor.İnsanoğlunun üremeye yönelik içgüdüsel bir şekilde bağlandığı Platon'un aşk kavramı,bu karelerde yokolup,karşılıklı sevgiyi materyallere ve menfaate,aşkı ise birbirini anlayabilmeye taşıyor.Kıskançlık duygusu ise bu iki buçuk saatte gülümsetici birşey.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder